| ||
Soysal, Hattilerin Anadolu'nun yazılı vesikalarda belgelenen en eski kültür ve halkı olduğunu belirterek, daha sonra Hititlerin egemenliği altında bir azınlık olarak yaşamak zorunda kalan Hattilerden günümüze kalan tek bir yazılı belge bulunmadığını kaydetti.
Ancak Hititler Hattice'yi kutsal bir dil olarak tapınaklarda dua için kullandıklarından, Boğazköy ve Ortaköy Hitit arşivlerinde çivi yazısıyla yazılmış kil tabletlerde Hatti dilinden bu tür pasajlar bulunduğunu ifade eden Soysal, sayısı ancak 500 kadar olan bu tür metinlerin Hatti dili hakkındaki tek kaynak olduğunu belirtti.
Soysal, bu nedenlerden ötürü bilimsel çalışmasına uzun zaman ve emek harcadığını söyleyerek, 7 yıllık yoğun bir çalışma sonucu hazırladığı kitabın, Hattice hakkındaki tüm bibliyografyayı topladığını ve Hitit tabletlerinde belgelenen Hatti dili ile ilgili tüm bilgileri biraraya getirdiğini kaydetti.
Hattice'nin ne Hititçe gibi bir Hint-Avrupa, ne de başka bir dil grubuna ait olduğunun uzun süreden
beri bilindiğini ifade eden Soysal,Anadolu'nun bilinen en eski dili Hattice'yi Asya kökenli izole bir dil
olarak tanımladıklarını ve yapısı bakımından bugünkü Kafkas dilleriyle karşılaştırdıklarını anlattı.
Soysal'ın Hollanda'da Almanca olarak yayınladığı ''Hitit Yazı Geleneğinde Hattice Kelime Hazinesi'' adlı
bilimsel eser 1050 sayfadan oluşuyor.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji Kürsüsü'nden 1982 yılında mezun olan
Soysal, Almanya'da doktora yaptıktan sonra 1994'te New York Üniversitesi'nde misafir profesör olarak
Hititçe dersleri verdi. Chicago Üniversitesi'nde 1995'ten bu yana görev yapan Dr. Oğuz Soysal, şu
aralar Hitit Dili Sözlüğü projesi üzerinde çalışıyor.
HATTİLER HAKKINDA
Yaklaşık MÖ 2500-1700 yılları arasında Anadolu'da büyük bir uygarlık oluşturmuş Hattiler hakkında
bilgi oldukça sınırlı.
Hattiler Anadolu'nun yerli halkı olarak kabul ediliyor, ancak Hattilerin göçlerle geldiklerini, hatta
Kafkas kökenli olduklarını savunan bilim adamları da bulunuyor.
Yapılan araştırmalar, Hititlerin uygarlık, inanç ve mitoloji bakımından Hattilerden çok etkilendiklerini
ortaya koyuyor.
Hititlerin kendilerini başka isimle anmalarına rağmen, ülkelerine ''Hatti ülkesi'' demeleri ve din ile ilgili
tabletlerde rahibin Hatti dilinde konuştuğunu belirtmeleri bu etkiyi gösteriyor. Ayrıca özel isimlerin
birçoğu da Hatti dilinden geliyor.
Hatti uygarlığına ait en önemli eserler Alacahöyük'te bulundu. 1935'te Atatürk'ün himayesinde
başlayan kazılarda bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen güneş kursları, heykelcikler,
altın kupalar ve birçok eser bulundu.
Yapılan kazılarda ölülerin ''hocker'' pozisyonunda (ana rahminde olduğu gibi cenin vaziyetinde)
bulunması , toprak ve yeniden dirilme kültlerinin varlığını, dolayısıyla da ana tanrıça kültünün
varlığını gösteriyor.
Bir başka buluntu yeri olan Tokat'taki Horoztepe'de de ana tanrıçaya ait putlar ve tören zilleri ortaya
çıkarıldı. Ancak buluntuların büyük bölümü yurtdışına kaçırıldı.
Hattilere ait süsleme ve bezeme şekillerinin Anadolu'nun birçok yerinde görülmesi bu uygarlığın ne
kadar yayılmış olduğunu ve önemini gösteriyor.
Hatti halkı, hayvan biçimli tanrıların kültünü geliştirmiş, özellikle de boğa en önemli simge olmuş.
Boğa ile gök ve güneş kurslarının birlikteliği boğa ve gök ilişkisini düşündürüyor.
Buna göre boğa en büyük gök tanrıyı temsil ediyor. Hattilerin Hititlerin asimilasyonuna uğradığı ve
Hatti uygarlığının Hitit uygarlığı içinde yaşamaya devam ettiği görülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder